Türkiye’de Futbol bahis ve şike soruşturması ile dünyada büyük bir itibar kaybına neden olduğu gibi marka değerinin yok olmasına sebebiyet vermiştir.
Temiz eller operasyonunun futbolda yapılması gerçeği hep vardı. Ancak 2010-2011 yıllında başlamalıydı. Şayet o zaman şike adına doğru kararlar alınmış olsa idi bugün bu enkazın altında kimse kalmayacaktı.
Hukukta temel gerçek herkesin bir suçsuzluk karinesi vardır. Bunun lekelenmeden soruşturmaların yürütülmesi esas alınmalıdır. Suçlu ile suçsuzu ayırmak bu manada çok önemlidir.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk “ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” derken sanki bugünleri görmüştür.
Kendine maçına bahis oynayan futbolcu, kendi yönettiği maça bahis oynayarak oyunun kaderini değiştiren hakem, teknik direktör, başkan, yönetici, menajer menfaatleri uğruna ahlaksız bir davranışla haram helal düşünmeden yaptıkları ile karaktersiz bir duruş ortaya koymuştur.
Kim suçlu ise bedelini ödemelidir. Ama kuru ile yaş birbirinden ayrılmalı, hepsi bir potada eritilmemelidir. Çünkü bu işin sonu kişilerde kalıcı hasarlar bırakacaktır.
Gelelim Trabzonspor’a! Daha sıcaklığı geçmeyen gurumuz U-19 takımızın geleceğinin yıldızı olarak gördüğümüz A takım kadrosunda bulunan, başka kulüplere satılan ya da kiralanan futbolcularımızın isimlerinin de bu işlere karışmış olmasına…
Aslında bu sistemin bedel ödetmesidir. Trabzon Lisesinde Spor Bölüm Başkanlığım zamanında 2003’te Çin’de Dünya şampiyonu olurken Ergin Keleş gol kralı oluyordu. 2005’te Danimarka’da dünya ikincisi olmuştuk. Daha sonra Okul Sporları Federasyon başkanlığım zamanında 2015’te Erdoğdu Lisesi Guatelama’da Yusuf Yazıcı’nın kaptanlığında dünya şampiyonu olmuştuk. Trabzon Spor Lisesini kurduğum zamanda bu futbolcular hayatım geçmişti. Bu futbolcuların hepsi de Trabzonspor alt yapısında yetişmişlerdi.
Futbolda alt yapı eğitimini sadece antrenman yaptırmayla düşünmek doğru bir yaklaşım değildir. Bir insanı alıyorsunuz onu iyi eğitimli, kültürlü, sosyal yönü gelişmiş, dil bilen, toplumla yaşama ve kurallara uyma kültürünü benimsemiş, ahlaki değerlere saygılı, her şey den önce Trabzonspor tarihi ve geçmişini özümsemiş olarak yetiştirilmesi esas alınmalıdır.
Eğitimli futbolcu yetiştirme adına Başkan Ertuğrul Doğan’ın attığı ve benimde protokolünü hazırladığım proje Trabzonspor’un geleceği adına çok kıymetlidir. Bugün gençlerin çok yönlü gelişimine katkı sağlayacaktır. Ancak onda da Pedagojik eğitimi almamış, liyakatli bir geçmişi olmayan ellere teslim edilmemesi sebebiyle bu değerinde zaman içerisinde yok olup kaybolacağı açık bir gerçektir.
Tecrübenin en değerlisi onu deneyimlemeden kazanabilmektir. Görülen o ki bu gençlerimiz Trabzonspor adına acı bir tecrübe ortaya koymuştur. Tek suçlu da onlar değildir.
Çocuklarını bir gelir kapısı olarak gören onların futboldan elde edecekleri kazanımları bekleyen aileler, onların yetişmesinde eksik eğitim almalarına sebebiyet veren öğretmenler, kazanmayı temel kabul etmiş buna dayalı katkı veren antrenörler, başarıda fotoğrafta önde kendine yer bulan ama gençlerin evde ne yediğini bilmeyen yöneticiler, daha gelişimini tamamlamadan onlara ağır yük yükleyerek beklenti içerisine giren hatta kötü oyunlarında hakaret eden taraftarlar, o futbolcularında iyi bir insan olduğunu unutturan sosyal hayattaki insanlar, yalnız bu çocuklar suçlu değildir. Hepimiz suçluyuz.
Algı yaratarak kendi geçmişlerinde şike-bahis olaylarında aklanamayanlar Trabzonspor’a leke sürme yarışına girmişler. Onların unuttuğu bir gerçek var ki Trabzonspor çamur at izi kalsın, bir kulüp değildir. Bugün leke atmaya çalışanlar 2010-2011 kupasının lekesini hala silememişlerdir. O ki bunun adı bahis-şike soruşturmasıdır inandırıcılığı için 2010-2011’den başlatılmalıdır.
Teknolojik bağımlılığın artık bir hastalık olarak kabul edildiği ortamda elinde daha yürümeyi bilmeyen telefonla başlayan hayatta merakın insanların en büyük düşmanı olduğu bir dünyada kendilerinin tuzağına düştüğü birçok organize işler sürmeye devam edecek.
Önemli olan insanların yaptıkları işlerde buna alet olunmaması. Bu da kaliteli ve etik değerlere bağlı eğitimle öğrenilir. Kitap okuma alışkanlığın olmadığı yerde vaktini sadece telefonla geçirenlerin her gün istemedikleri bir duruma düşebileceği açık bir gerçek.
Trabzonspor alt yapıyı yeniden ele almalı, dabıl-pas sistemlerinin bir şey kazandırmadığı da ortada. Geçen yıl Avrupa ikincisi U-19 takımının bu yıl kendi sahasında kaybettiği maçta kontrolü nasıl kaybedip kavga yapabilecek duruma geldiği araştırılmalıdır.
Bu soruşturmanın Başkan, yönetici, menajer ve teknik adamları da kapsayacak şekilde devam edecek olması önümüzdeki günlerde futboldan daha çok bahis-şike soruşturmasındaki isimleri konuşacağız.
Temiz eller operasyonunda suçu başkalarına atmak yerine insanlara kendi yaptığı yanlışlarda sorumluluğu almalıdır. Ahlakın futbolda hüküm süremediği yerlerde daha çok bu işlerle uğraşmaya devam ederiz.
