FIRTINA BİR YOK BİR VAR

Trabzonspor sonuç odaklı futbolunu Konyaspor karşısında da sürdürmeye devam etti. Saviç’in eksikliğini Okay bir türlü tamamlayamadı. Orta sahada Benjamin, Oluai ve Muçi’nin savunma eksiklikleri Konyaspor’a geniş orta sahayı kullanma alanı bırakmasına neden oldu.

Orta sahayı kontrolü altına alan Konyaspor etkili oyunu ile Trabzonspor’a zor anlar yaşattı. Bunların ikisinde yüzde yüz gol pozisyonunda Onana buna geçit vermedi. 16. dakikada buldukları pozisyonun devamında Okay’ın kendi kalesine attığı gol Trabzonspor’un planlarını alt üst etti.

Trabzonspor etkisiz oyununu ilk yarı boyunca sürdürdü. 35. dakikada Muçi’ni kaleciyi geçtiği sırada yapılan müdahale ile düşürülmesinde orta hakemin yakın pozisyonda görmesine rağmen penaltı Var’ın uyarısıyla verildi. Onuachu’nun kaleciyi ters köşe yaptıran vuruşuyla atılan gol devrenin berabere sonuçlanmasına neden oldu.

İkinci yarı bu gergin atmosferde başladı. Hemen ilk dakikalarda Mustafa’nın ısrarlı takibinde kazandığı topu Onuachu’ya vermesi sonunda onun da rakibi boşa çıkaran hamlesi sonucunda net bir vuruşla attığı gol Trabzonspor’un moral oldu.

İki haftadır estetik goller atmaya devam eden Muçi’nin sol çaprazdan kullandığı serbest vuruş golü ile 3-1 lik skor elde edilirken bu gol Trabzonspor’un kendinden daha emin oynamasına fırsat verdi.

Benjamin orta sahada istekli bir oyun ortaya koyarken yerini 71. dakikada yerini Sikan’a bıraktı. Sikan’ın oyuna girdiği andan itibaren Konyaspor defansını rahatsız ettiği gibi gole giden pozisyonda Onuachu’ya pas vermesi takım oyunda bencil davranmadığının en önemli göstergesi oldu. Görülen o ki Sikan bu takımda direk oynamayı hak ediyor.  Milyon euroluk bir futbolcunun yedek oturtturulması doğru bir tercih değildir. Fatih Tekke kenarda Sikan’ın olumlu hareketlerinde onu alkışlayarak teşvik ediyorsa onun saha içinde kaldığı zamanlarda daha büyük işler yapacağından emin olmalıdır.

Hala geldiği günden beri kendini ispatlayamayan Olaigbe-Arif boşluk değişikliği doğru bir zamanda gerçekleştirildi. Muçi-Ozan; Mustafa-Baniya değişikliklerini oyunun son dakikası içerisinde Zubkov-Cihan değişikliği takip etti. Oyuna girenlerin daha katkı vermesi beklenirken son bölümde yine üstünlük Konyaspor’a geçti. Ancak Onana buna geçit vermedi.

Savunmadan çıkarken rakibe kaptırdığı toplar Trabzonspor için sorun olmaya devam ediyor. Onuachu ofsaytta kalma sorununa çözüm bulmalı. Bireysel oyun tercihleri takım oyunu olumsuz etkilemektedir.

Trabzonspor fırtınanın zamansız estiği anlarda denizin dalgası gibi bir var bir oyunu ile kazandığı üç puanla zirve yarışışındaki inadını sürdürdü.

Sonuç olarak iyi oynadığınız maçta kaybettiğiniz üç puan oluyorsa; kötü oynadığınız maçta kazandığınız üç puan daha değerli oluyor.

MUHTEŞEM GERİ DÖNÜŞ

Trabzonspor zirve mücadelesine devam edebilmek için kritik Başakşehir maçında puan kaybetmemek adına maça başladı. Milli Takım arası geri dönüşlerde Trabzonspor futbol adına her zaman sıkıntılı başladığı biliniyordu. O neden bu ara geri dönüş futbolu merak konusu idi…

Saviç’in eksikliğinde Okay’ın onun yerine oynamasına rağmen ortaya koyduğu kötü futbol savunma bloğunda büyük hataların meydana gelmesine neden oldu. 

Müsabakanın hemen başında ilk on birde yer bulan Visca daha henüz 6. dk’da Festy Ebosele’nin yaptığı müdahalede sakatlanma sonrası ayağının kırılması büyük talihsizlik oldu. Hakem Halil Umut Meler’in önce sarı kart gösterip sonra var uyarısıyla kırmızıya dönmesi darbenin büyüklüğünü gösteriyordu. Yapılan mecburi değişiklikle Olaigbe oyuna girdi. Etkisiz oyununu hakemin bitiş düdüğüne kadar sürdürdü.

On kişi kalan Başakşehir oyundan kopmadan mücadelesine devam etti. Buna karşılık Trabzonspor’un etkisiz oyunu, rakibin daha atak bir futbol ortaya koymasına neden oldu. Ceza sahası içinde Okay’ın hava topunda elleri açık yükselmesi penaltı olmasına sebebiyet verdi. Bu Trabzonspor’un oyun planlarını bozdu.

Müsabakanın iki kahramanından biri olan yerlinin yerlisi Mustafa; kişisel mücadele sonucunda kazandığı topu Agusto’ya verince onunda etkili vuruşu sonucu Trabzonspor eşitliği yakaladı. Devamında Agusto’nun Onuachu’ya pas vermeyip bencil davrandığı pozisyon sonrası Trabzonspor Batagov’un kademe ve topa geç kalması sonucu yediği golle devreyi 2-1 mağlup kapatarak soyunma odasına gitti.

Trabzonspor kolektif futbol yerine bireysel oynayınca bu oyunda da Zubkov ve Agusto’nun bireysel ve bencil oyun anlayışı takım oyununu olumsuz engelledi. Kötü futboluna devam ettiği bir ortamda ceza sahası içinde elle oynamayı var’da onaylayıp gelen penaltı Trabzonspor’a umut oldu. Bugün her pozisyonda nedeni bilinmez hep ofsaytta düşen Onuachu net bir vuruşla eşitliği sağladı.

Trabzonspor on kişi oynayan Başakşehir’e karşı üstünlük kuramadı. Tim’in sakatlanması sonrası mecburi değişiklikle oyuna giren Muçi 76. dk attığı golle oyunu 3-2 duruma getirdi. Tam maç böyle tamamlanacak derken 90+1’de Başakşehir tartışmalı bir ofsayt golü ile eşitliği 3-3 yakaladı.

Müsabakanın böyle biteceği düşünüldüğü sırada 90+10dk geldiği günden beri eleştirinin odağında olan ve Fatih Tekke tarafından korunduğu söylenen Muçi attığı muhteşem golle hem kendisi maçın yıldızı olurken hem de Fatih Tekke’yi ipten aldı.

Oyunun son bölümlerinde dahi Agusto-Ozan değişikliğini yaparken bile Sikan’ı düşünmeyen Fatih Tekke’nin nedeni bilinmez inadına bir anlam verilemedim. Geldiği günden beri hiç varlık gösteremeyen Oligbe’ye fırsat veren Teknik adamın Sikan’a hiç şans tanımaması altı milyon Euro’ya transfer edilen futbolcunun yeteneğinin yok sayılması, Trabzonspor ekonomisi için ciddi bir kayıp olarak görülüyor. Sanırım yaklaşan mali genel kurulda en fazla sorulacak soruların başında bu geliyor.

Trabzonspor’un ligde zirve yarışından geri kalmaması için sakatlıkları buna bağlı geri dönüşlerin de geç olabileceği düşünülürse transfere ihtiyacı var. Sürdürülebilir ekonomi yapısını bozmadan bunun gerçekleştirilmesi gerekir. Hiç oynamadan takıma katkı vermeden oturdukları yerden para kazananların bu takımda tutulmaması gerekir.

Sonuç olarak kritik Başakşehir maçını tüm olumsuzluklara rağmen kazanan Trabzonspor muhteşem geri dönüşle haftayı kayıpsız kapatarak zirve inadını sürdürdü. Bir gerçek var ki futbol da her zaman şans yanında olmayabilir. Fatih Tekke’nin söylemleriyle “ problemlerin ve eksikliklerimizin farkındayız” o zaman çözümü bulmuş bir Trabzonspor’u taraftar bekliyor…

TRABZON VE ATATÜRK İLE TRABZONLULAR

Son günlerde Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret edenlerin gündem oluşturduğunu görüyoruz. Sakarya meydan muhaberesinde ve Samsun’da milli mücadelenin başladığı ilk günlerde Trabzon evlatları her zaman Atatürk’ün yanında olmuş ve yaptıkları kahramanlıklarla onun övgüsünü kazanmıştır.

Türk tarihine, sonsuza dek batmayacak bir güneş gibi doğan Mustafa Kemal Atatürk; “Beş sene önce ilk kez Samsun'a ayak bastığım zaman bana kalp gücü veren yurttaşlarımın ilk safında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım.” diyerek, Anadolu tarihi ve coğrafyasında her zaman kendine özgü bir yeri ve önemi olan Trabzon ve Trabzonlular için söylediği özgü dolu sözleri sonsuza dek tarih sayfasına bir onur belgesi olarak kaydediyordu.

 Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Sakarya büyük kanlı savaşına üçüncü tümen ile yetişen Trabzon evlatlarının savaş alanında gösterdikleri öz verili çabaların kıymetli anısı, bilincimde sürekli kalacaktır. Bu yurtsever halka ve o kıymetli kahraman evlatla sahip bulunan bu değerli yurdumuzu; Ermenistan’a bağlı bir bölge veya Pontus krallığı yapma hayal ve istekleri ile tehditleri ne kadar korkunç bir girişimdi. Kuşkusuz bu korku sonsuza kadar hayal olmuştur.

Efendiler...

  Vatanın birliğini, özgürlük ve bağımsızlığını sağlayan ulusumuzu Cumhuriyet idaresine ulaştıran devrimlerimi; ekonomik bollukla mutluluğumuzu ve dünya uygarlığında kendimize yaraşan düzeye erişmemizi sağlayacaktır. Halkı zeki, üretken, girişimci ve çalışkan olan Trabzon’umuzu; kısa bir süre sonra ülkenin iç kesimlerine demiryolu ile bağlanmış, güzel bir rıhtım ve limana kavuşmuş olarak görmek en önde gelen dileğimdir. Trabzon; Türk camiasında Cumhuriyet’in zengin, sağlam ve duyarlı en önemli güven kaynaklarından biridir. Cumhuriyet’in bu niteliklere sahip bir kenti, hiç kuşkusuz bayındırlık ve gelişmeyi sağlamak için gerekli araçlara sahip olacaktır.

Sözlerimi bitirirken, saygıdeğer Trabzonlulara sevgi ve saygılarımla, gösterdikleri içten sevgi ve bağlılık gösterilerinden dolayı teşekkürlerimi sunmama aracılık etmenizi rica ederim.”

 Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk Trabzon’a 3 kez ziyaret gerçekleştirmiştir.

1. Ziyaret 15-17 Eylül 1924, Atatürk’ün Trabzon’a ilk gelişidir. Yeni Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı dönemdir. 16 Eylül 1924 tarihinde ziyaret ettiği tarihi Trabzon Lisesi Spor Yurdu defterine “Bedeni İdman, Fikri İdmanla Muvazi gitmelidir” sözünü yazmıştır. Atatürk köşkünde konakladı. Daha sonra bu köşk Atatürk’ün hatırasına müze olmuştur. Vasiyetini de burada yazmıştır.

2. Ziyaret 27-29 Kasım 1930-Bu geliş Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapanmasından hemen sonradır. Ülke siyaseti bu dönemde hareketlidir.

3. Ziyaret 10-12 Haziran 1937, Atatürk’ün Trabzon’a son ziyaretidir. Çiftliklerini millete bağışlama hareketidir. Modern Türkiye Cumhuriyeti ve aydınlanma dönemidir.

  Bu ziyaretlerinde Muhterem halkın gösterdiği muhabbetten çok memnunum sözü; Trabzon halkının her daim Atatürk’e olan muhabbetinin ve Atatürk’ün de Trabzon halkına olan muhabbetin belgesi olmuştur.

Çanakkale Savaşı’nda Şanlı Trabzon Lisesi öğrencileri 1916 yılından itibaren 3 yıl mezun vermediler. Mezuniyet defterine gittiler ama geri dönmediler yazılıyordu

Trabzon’un evlatları Atatürk’e bağlı, cumhuriyet değerlerine saygılı, milli değerleri koruyarak, her zaman sahip onun yolunda yürümeyi ilke edinmiştir.

Trabzon insanı; siyasi görüşü ne olursa olsun Atatürk’e saygılı ve bağlı, dini inançlarında hassas, bayrak, vatan sevgini her zaman önde tutan, milli marşımıza duyarlı her zaman gür bir sesle okuyan kadim bir millettir.

Bugün gelinen noktada bu değerlerimize saygısızlığı bir özgürlük olarak görüp yapılan saygısızlık asla kabul edilemez. Bu şanlı Trabzon tarihine ihanettir. Kaldı ki bunu yapanlarda asla Trabzonlu olamazlar.

TRABZONSPOR ALTYAPISI VE BAHİS

Türkiye’de Futbol bahis ve şike soruşturması ile dünyada büyük bir itibar kaybına neden olduğu gibi marka değerinin yok olmasına sebebiyet vermiştir.

Temiz eller operasyonunun futbolda yapılması gerçeği hep vardı. Ancak 2010-2011 yıllında başlamalıydı. Şayet o zaman şike adına doğru kararlar alınmış olsa idi bugün bu enkazın altında kimse kalmayacaktı.

Hukukta temel gerçek herkesin bir suçsuzluk karinesi vardır. Bunun lekelenmeden soruşturmaların yürütülmesi esas alınmalıdır. Suçlu ile suçsuzu ayırmak bu manada çok önemlidir.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk “ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” derken sanki bugünleri görmüştür.

Kendine maçına bahis oynayan futbolcu, kendi yönettiği maça bahis oynayarak oyunun kaderini değiştiren hakem, teknik direktör, başkan, yönetici, menajer menfaatleri uğruna ahlaksız bir davranışla haram helal düşünmeden yaptıkları ile karaktersiz bir duruş ortaya koymuştur.

Kim suçlu ise bedelini ödemelidir. Ama kuru ile yaş birbirinden ayrılmalı, hepsi bir potada eritilmemelidir. Çünkü bu işin sonu kişilerde kalıcı hasarlar bırakacaktır.

Gelelim Trabzonspor’a! Daha sıcaklığı geçmeyen gurumuz U-19 takımızın geleceğinin yıldızı olarak gördüğümüz A takım kadrosunda bulunan, başka kulüplere satılan ya da kiralanan futbolcularımızın isimlerinin de bu işlere karışmış olmasına…

Aslında bu sistemin bedel ödetmesidir. Trabzon Lisesinde Spor Bölüm Başkanlığım zamanında 2003’te Çin’de Dünya şampiyonu olurken Ergin Keleş gol kralı oluyordu. 2005’te Danimarka’da dünya ikincisi olmuştuk. Daha sonra Okul Sporları Federasyon başkanlığım zamanında 2015’te Erdoğdu Lisesi Guatelama’da Yusuf Yazıcı’nın kaptanlığında dünya şampiyonu olmuştuk. Trabzon Spor Lisesini kurduğum zamanda bu futbolcular hayatım geçmişti. Bu futbolcuların hepsi de Trabzonspor alt yapısında yetişmişlerdi.

Futbolda alt yapı eğitimini sadece antrenman yaptırmayla düşünmek doğru bir yaklaşım değildir. Bir insanı alıyorsunuz onu iyi eğitimli, kültürlü, sosyal yönü gelişmiş, dil bilen, toplumla yaşama ve kurallara uyma kültürünü benimsemiş, ahlaki değerlere saygılı, her şey den önce Trabzonspor tarihi ve geçmişini özümsemiş olarak yetiştirilmesi esas alınmalıdır.

Eğitimli futbolcu yetiştirme adına Başkan Ertuğrul Doğan’ın attığı ve benimde protokolünü hazırladığım proje Trabzonspor’un geleceği adına çok kıymetlidir. Bugün gençlerin çok yönlü gelişimine katkı sağlayacaktır. Ancak onda da Pedagojik eğitimi almamış,  liyakatli bir geçmişi olmayan ellere teslim edilmemesi sebebiyle bu değerinde zaman içerisinde yok olup kaybolacağı açık bir gerçektir.

Tecrübenin en değerlisi onu deneyimlemeden kazanabilmektir. Görülen o ki bu gençlerimiz Trabzonspor adına acı bir tecrübe ortaya koymuştur. Tek suçlu da onlar değildir.

Çocuklarını bir gelir kapısı olarak gören onların futboldan elde edecekleri kazanımları bekleyen aileler, onların yetişmesinde eksik eğitim almalarına sebebiyet veren öğretmenler, kazanmayı temel kabul etmiş buna dayalı katkı veren antrenörler, başarıda fotoğrafta önde kendine yer bulan ama gençlerin evde ne yediğini bilmeyen yöneticiler, daha gelişimini tamamlamadan onlara ağır yük yükleyerek beklenti içerisine giren hatta kötü oyunlarında hakaret eden taraftarlar, o futbolcularında iyi bir insan olduğunu unutturan sosyal hayattaki insanlar, yalnız bu çocuklar suçlu değildir. Hepimiz suçluyuz.

Algı yaratarak kendi geçmişlerinde şike-bahis olaylarında aklanamayanlar Trabzonspor’a leke sürme yarışına girmişler. Onların unuttuğu bir gerçek var ki Trabzonspor çamur at izi kalsın, bir kulüp değildir. Bugün leke atmaya çalışanlar 2010-2011 kupasının lekesini hala silememişlerdir. O ki bunun adı bahis-şike soruşturmasıdır inandırıcılığı için 2010-2011’den başlatılmalıdır.

Teknolojik bağımlılığın artık bir hastalık olarak kabul edildiği ortamda elinde daha yürümeyi bilmeyen telefonla başlayan hayatta merakın insanların en büyük düşmanı olduğu bir dünyada kendilerinin tuzağına düştüğü birçok organize işler sürmeye devam edecek.

Önemli olan insanların yaptıkları işlerde buna alet olunmaması. Bu da kaliteli ve etik değerlere bağlı eğitimle öğrenilir. Kitap okuma alışkanlığın olmadığı yerde vaktini sadece telefonla geçirenlerin her gün istemedikleri bir duruma düşebileceği açık bir gerçek.

Trabzonspor alt yapıyı yeniden ele almalı,  dabıl-pas sistemlerinin bir şey kazandırmadığı da ortada. Geçen yıl Avrupa ikincisi U-19 takımının bu yıl kendi sahasında kaybettiği maçta kontrolü nasıl kaybedip kavga yapabilecek duruma geldiği araştırılmalıdır.

Bu soruşturmanın Başkan, yönetici, menajer ve teknik adamları da kapsayacak şekilde devam edecek olması önümüzdeki günlerde futboldan daha çok bahis-şike soruşturmasındaki isimleri konuşacağız.

Temiz eller operasyonunda suçu başkalarına atmak yerine insanlara kendi yaptığı yanlışlarda sorumluluğu almalıdır. Ahlakın futbolda hüküm süremediği yerlerde daha çok bu işlerle uğraşmaya devam ederiz.

TARAFTAR KOŞTU TRABZONSPOR COŞTU

Tadı tuzu kalmamış Süper Lig’de Galatasaray’ın şampiyonluğunun bugünden kutladığı bir ortamda Türk futboluna Trabzonspor ilaç olmaya devam ediyor.

Trabzonspor yeniden yapılanma yılında yeni alınmış futbolcularla şampiyonluk yarışında bende varım diyerek haftaya Galatasaray maçına daha öz güvenle çıkacaktır.

Hafta içinde taraftarın takımını desteklemesi için çağrılar yapıldı. Hatta bilet fiyatlarında bile indirime gitti. Bu çağrılar karşılık buldu. Taraftar Akyazı Stadı’nı doldurdu. Bunun yansıması takım üzerinde olumlu etki yarattı.

Trabzonspor, Eyüpspor maçını alarak Galatasaray maçına kayıpsız çıkmak istiyordu. Müsabaka dengede bir oyunla başladı. Karşılıklı ataklar her iki takım içinde güzel futbol adına olumlu idi.

Her geçen gün oyun içindeki kalitesini geliştiren Agusto attığı golle perdeyi açtı. Eyüpspor’un bulduğu iki net gol pozisyonunda müthiş kurtarış yapan Onana hep kalesinde devleşirken hem de Uğurcan’ın tartışmalarına son noktayı koydu.

Bütün spor otoritelerinin gelecekte büyük bir yıldız olacağını söylediği Oulai orta saha da girdiği mücadelede yılmadan düşe kalka kazandığı topta yeteneklerini gösterircesine muhteşem gole imzasını attı. İlerleyen maçlarda onu zevkle izleyeceğimiz bir gerçek.

Muçi her ne kadar nerede görev verilirseler oynarım dese de oyun içerisinde pek başarılı olmadı. Yerine giren Bouchouari hâlâ kendini bulma gayreti içerisinde görüldü.

Aguston’un yerine giren Olaigbe geldiği günden beri çok verimli olduğu söylenemez. Trabzonspor için doğru bir transfer olup olmadığını zaman gösterecek.

Fatih Hoca’nın görünen o ki Sikan’la imtihanı bitmeyecek. Geçen yıl bir yıldız bir kurtarıcı olarak alınan ve 6 milyon Euro ödenen bir futbolcunun oyunun bitimine iki dakika kala oyuna koyulması kabul edilemez. Burada da iyi niyet aramak mümkün değildir. Sikan bu takımda en az değişiklik yapılan futbolcular kadar hatta daha fazla süre almayı hak ediyor.

Trabzonspor, Eyüpspor maçında ilk kez oyunu 90 dakikaya kadar yayarak güzel bir futbol ortaya koydu. Galatasaray’a ben geliyorum mesajını verdi.

Futbol Federasyonu bu maçın önemi ve kalitesini anlayarak ona göre hakemini, var hakemini atamalıdır. Maçtan sonra hakem hatalarının konuşulduğu bir maç yerine güzel futbolun konuşulduğu Türk futbolunun geleceği adına umut verdiği maç olmalıdır.

Trabzonspor çok pahalı futbolcularla şampiyon olunamayacağını doğru planlama istikrarlı adımlarla genç ve yetenekli futbolcularıyla mücadele edilebileceği gerçeği için Türk futbolu adına yaktığı bu ışık çok kıymetlidir. Bu ışık kirli ellerle söndürülmemelidir.