Bir siyasetçimiz; “dün dündür, bugün bugündür” demişti. Ancak artık insanların ne dünü, ne bugünü ne de yarını var. Bir hafta başlıyor, bir ay başlıyor, bir yıl başlıyor ve yenileri geliyor. Nerede başladın, nerede bitirdin bilemiyorsun. Günlerdir günler geçiyor; anlamıyorsun. Yaşamak istiyorsun ama yaşamıyorsun.
Aslında en güzel yaşamak yaşatmaktır. Bir canlının yaşaması her şeyin önündedir. Bu tespit ancak bir insanın içinde yer etmiş “sevgi ve vicdan” kavramlarının bileşkesi olabilir. Ama yenidünya düzeni insanlara yalnızca kendilerini sevmelerini öğretiyor. Sana güneşin doğuşunu görme diyorlar, güneşin batışında hüzünlenme diyorlar, arabanın çarptığı bir kediye yardım etme diyorlar. Sevmeyi yasaklıyorlar, vicdansız ol diyorlar. O yüzden önünü göremiyorsun, haftanın günlerini unutuyorsun, yaşamla ilgili zevklerini yalnızca yemeye, içmeye, uyumaya indirgiyorlar. Oysa ki onlar yalnızca bir ihtiyaç ,zevk değil ki..
Artık insanlar çok az bir araya geliyorlar. Bir araya geldiklerinde hesabı herkes ayrı ayrı ödüyor. Yıllar önce tüm masanın hesabını ödeyenlere, bundan sonra Alman usulü ödeyelim diyenler aslında değişen dünyanın ipuçlarını bize veriyordu (Gerçi çoğunluk bilir ama ben yine yazayım; Alman usulü ödeme herkesin kendi hesabını vermesi anlamına geliyor). Son geldiğimiz noktada, birbirimize çay bile ısmarlamıyoruz. Gerçi bir bardak çay 20- 100 TL bandında. Maaş alıyoruz ya sorsanız ekonomik bağımsızlığımız var. Oysaki önemli bir bağımlılığımız var; “bankalar”... Her şeyimizle bağımlılığımız var bankalara. Çay içerken bile onlara soruyoruz. Ismarlayamadığınız çaylar, alamadıklarımız, yiyemediklerimiz faize gidiyor. Cem Karaca’nın şarkısında söylediği gibi, “bedava yaşıyoruz dostlar bedava /hava bedava bulutlar bedava”..
Yaşamda öylesine önemli gündem maddelerimiz var ki, oy çokluğuyla ret ediliyor. Birileri ellerini indirip kaldırıyor, bize ise yaşamadığı günlerin sayısını tutmak kalıyor. Şair “umut etmek yasak bana” demişti. Bizlere umut etmeden bir yörüngenin etrafında aynı yolları yürümek düşüyor.
Gözlerimi kırpıştırmadan ufka bakmak isterdim, bulutların kaç metre yükseklikte olduğunu tahmin etmek isterdim, bir balığın denizin içinde gittiği yerleri bilmek isterdim... İnsanların ölmeden yaşamanın ne demek olduğunu öğrenmesini isterdim.
